Kayıtlar

2016 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Geliş (Arrival) Film Eleştirisi

Resim
    Baştan belirtmek gerekir ki bu yazı fazlasıyla spoiler içerecek!!        Size bu mükemmel film hakkında genel geçer bilgileri vererek başlamak istemiyorum zira filmi hiç izlemeyen biri bu yazıyı bence zaten okumasın. Okuyanlar ise zaten filmi izleyenler olacağından dolayı filmin konusunu anlatmaya gerek olmaz diye düşünüyorum. Ama yok efendim ben gitmeden okuyayım da sonra filmi anlamayıp öyle salak gibi filmde sıkılmayayım diyenleriniz olur; filme gitmeyi düşünmeyip bunu okuduktan sonra gitmek isteyenler olur diye ben şuraya  BeyazPerde  linkini bırakayım, siz de bilgilere buradan erişin. Bir de belirtmek isterim ki öyle uzaylı filmi izleyeceğiz, ooo Interstellar gibi olacak beklentisiyle filme gitmeyin çünkü üzülürsünüz. Film düşük bütçeli ve görsel efekti oldukça az. Sanırım "vitrinime değil iklimime gelenlere" göre yapılmış çünkü senaryosu gerçekten muhteşem!    Kısa ve değişik bir bilgi vermek gerekirse -BeyazPerde'den al...

Cougar Town Dizi Eleştirisi

Resim
   Beni tanıyanlar bilir ki son zamanlarda yeni bir diziye takmış durumdayım: Cougar Town Diziyle tanışmam tamamen tesadüfen oldu. İzlediğim başka bir dizi olan Suburgatory'nin IMDB sayfasına bakarken benzer dizilerde bu diziyi gördüm, kadroda Friends sayesinde ağzım açık bayıla bayıla izlediğim Courteney Cox'u da görünce "Bi izleyeyim bakayım" dedim ve o zaman bu zamandır başka dizi izleyemiyorum. Gerçi henüz 5.sezondayım çünkü bitmesin diye ufak ufak izlenmeye çalışıyorum. Ama şu kadarını söylemeliyim ki başka dizi izlerken sıkılıp bu diziyi açasım geliyor ve izleyemediğim zaman diziyi resmen özlüyorum. Kendi hayranlığımla sizi daha fazla sıkmadan dizinin konusuna ve karakterlerine geçmek istiyorum.    Dizi 23 Eylül 2009 tarihinde ABC kanalında yayın hayatına başlamış daha sonra TBS'e geçmiştir. Scrubs dizisinin yapımcılarından Kevin Biegel ve Bill Lawrence'ı bu dizide görmek mümkündür; ki zaten Scrubs dizisinden tanıdığımız yüzlere de sık sık bölüm...

Yıllanmış Şarkıları Cover Albüme Dönüştürme Furyası

   Takip eder misiniz, ilgilenir misiz bilmiyorum ama; geçtiğimiz aylarda şarap gibi yıllanmış değerli Türk sanatçılardan birkaçı muazzam albümler çıkardı. Sanıyorum ilk olarak bu furyada Orhan Gencebay yer aldı. Peşine mükemmel yorumlar içeren "Kayahan'ın En İyileri" albümü geldi. Tam bir müzik şöleniydi. Sonrasında Tarkan'ın "Ahde Vefa"sı geldi ki sormayın gitsin! Bunun peşine Erol Evgin'in eskimeyen şarkılarının kadın şarkıcılarla düetlerini içeren "Altın Düetler" geldi. Başka yönünü bize gösteren Bergüzar Korel'in cover albümü ve son olarak acil şifalar dilediğim, yeter artık şu yetenekli, Türkiye'ye yararlı insanlar ölmesin diye bana isyan ettirten adam, Harun Kolçak'ın "Çeyrek Asır" albümü piyasaya sürüldü.  Buraya kadar yazdıklarım her yerde ulaşabileceğiniz sıradan bilgilerdi. Asıl olay bundan sonra başlıyor.     Günümüz dünyasının en büyük sanatsal sorunlarından biri bence kuşkusuz ki içi boş, iğrenç, sound...

Bize Ne Oldu Böyle?

   Sosyal medyanın artık her tür insanın oyuncağı haline gelmesiyle biz de çevremizde olup biten her şeye gereğinden fazla tanık olur olduk. Kim ne yemiş, ne giymiş, kimlerle gezmiş, kimlerle eğlenmiş, ne yapmış... her şeyi ister istemez öğreniyoruz. Peki biz ne oldu da bu kadar ne yaptığımızı gösterme meraklısı olduk ya da öyleydik de bunu diğer insanların gözüne sokmak yeni hobimiz mi?    Bu postu yazmaya aslında ilkokul arkadaşlarımdan birkaçının Instagram profiline denk geldiğimde ve birkaç tanıdığımın Facebook profilini incelediğimde karar verdim. Olay şöyle gelişti. İlk olarak aile tanıdığımızın profilinde göz gezdiriyordum. Baktım, baktım, baktım... "Bu ne lan?" dedim. "Ne kadar zengin, ne kadar mutlu, ne kadar sosyetik görünüyorlar!" Sımsıcak, hiç sorunsuz bir aile gibi... Hayatlarında hiçbir dertleri yok gibi. Sonra düşündüm. Acaba bunlar oldum olası böyleler miydi yoksa biz bu sosyal ağlar yüzünden insanların hayatına fazlaca dahil olduğumuzdan ...

Staj Günlüğüm

   Merhaba arkadaşlar, 3.sınıfa geçtiğim bu yaz aylarını boş geçirmemek adına birçok firmaya staj başvurusunda bulunmuştum ve Flormar bunlardan geri dönen tek firma oldu. Ben de madem öyle diyerek başladım orada insan kaynakları departmanında staj yapmaya ve bu stajın ilk haftasında öğrendiklerimi sizinle paylaşmak istedim.    Öncelikle iş başı saati 7:30. Evet yanlış duymadınız 7:30. İş yeri de Gebze'de. Yani bu demek oluyor ki yol 1 saat sürüyor ve servis beni 6:30'da alıyor. Yaaani ben 5:30'da kalkıyorum. Bunun pozitif yönü ne biliyor musunuz? Gece hava soğuk sayılırken yatıp, hava henüz ısınmadan yataktan kalkıyorum ve rahat uyumuş oluyorum. Yarar 1.    Bununla beraber her gün uyanma saatim, yemek yeme saatim belli. Düzenli bir hayat yaşıyorum sayılır. Yarar 2.    Bütün gün klimalı bir ortamda ekmek elden su gölden geçinmek, yiyip içmek, zaman geçirmek üstüne bir de hayatıma düzen katması gerçekten çok iyi. Yarar 3.   ...

Tumbledown Film Eleştirisi

Resim
     Demin sinemadan gelmiş taze taze sıcak sıcak size duygularımı aktarmak istedim. Öncelikle filmin künyesini sizinle paylaşayım : Yönetmen  Sean   Mewshaw Oyuncular:  Rebecca Hall, Jason   Sudeikis, Dianna   Agron Tür  Komedi, Romantik Ülke: ABD Üniversitede öğretim görevlisi olan Andrew hayatını kaybeden ünlü müzisyen Hunter Miles’ın biyografisini yazmak ister ve müzisyenin eşi Hannah’nın yaşadığı kasabaya giderek ondan yardım almaya karar verir. Ancak Hannah da aynı amaçla çalışıyordur ve bilgilerini bu yabancı adamla paylaşmak konusunda pek istekli değildir. Birbirini son derece antipatik bulan bu ikiliye “kasabanın seksi erkeği” Curtis, Andrew’un New York’tan çıkagelen sevgilisi Finley ve Hannah’nın her konuda abartıya kaçan ailesi de katılınca işler iyice sarpa sarar. Yönetmenliğini Sean Mewshaw'un üstlendiği filmde Rebecca Hall ve Jason Sudeikis başrolleri paylaşırken, onlara Joe Manganiell...

Coldplay Güzellemesi

   Bu seferki yazım her zamankinden farklı olarak hem müzik üzerine olacak hem de olumlu şeyler içerecek. Nasıl şok ama!    Yaklaşık 7-8 yaşımdan beri ablam sayesinde bir Coldplay dinleyicisiyim. Trouble, Clocks ve In My Place özellikle Clocks ilk hatırladığım şarkılarındandır. -Bu esnada Limewire denen güzide programa ve Winamp'e saygı duruşu gerekli. Eeey gidi!- Küçüklükten beri dinlediğimden midir nedendir bilmiyorum ama hiçbir şarkılarından rahatsızlık duymadım. Dolayısıyla özellikle Ghost Stories albümlerine yapılan eleştirilere de üzüldüm. Evet biraz elektroniğimsi değişik bir müzik türüne kaymışlardı ama olsundu. Onlar hep güzeldi.     Açıkçası yapılan eleştiriler genelde "bu rock değil" eksenindeydi ama ben zaten Coldplay'i hiçbir zaman bir rock grubu olarak görmedim. Zira rock grubu olsalardı şimdiye dinlemeyi bırakmış olmam gerekirdi. Rock benim için ergenlikten sonra etkisini bir hayli aza indirip kafa şişiren/kafamın almadığı müzik ...

21 Yaş Kararları

   Çooook uzun bir aradan sonra bir yazı yazmanın zamanı geldi diye düşündüm ve sizinle 2016 yılında aldığım kararları paylaşmak istedim zira yazacak başka bir şeyler bulamadım şu an için.    Geçen yıldan beri zaten uygulamak istediğim bazı kararlar vardı onlar da şunlardı : 1.Sağlıklı beslenmek 2.Spora gitmek 3.Kendime/görünüşüme özen göstermek-süslü olmak Bu kararlardan 3.olanı aslında uyguluyorum sayılırdı tabi ki ama gittim bir sürü gereksiz makyaj malzemesi falan alıp hiçbirini doğru dürüst kullanmadım. Sağlıklı beslenmekse evde yaşayan bir öğrenci olarak haliyle biraz zor oluyor. Yemek yapmaya, evde o yemeği düzenli saatlerde yemeye zaman ayırmaktansa dışarıda yemeyi tercih ediyordum ne yazık ki. Haliyle zaman zaman güzel şeyler yesem de genelde hamburger, mantı, pastalar, donatlar gırla gidiyordu.         *Peki bu yıl nasıl oldu?    1. Şöyle oldu. Erkek arkadaşımın düzgün bir şekilde spora başl...

Doymadım Doyamadım

   Şimdi bu yazacaklarımı Twitter’a yazsam çok uzun sürüp ana sayfayı rehin alacağım, buraya da belki kısa gelecek ama buradan yazmam daha mantıklı olacak. Bu konuda ne kadar yazarsam yazayım içim soğumuyor bir türlü. Yine bir şeyler söylemek, yine içimi dökmek ihtiyacı duyuyorum ve kafa şişirmeye buradan devam ediyorum.    Arkadaşlarımla ilgili yazdığım yazının amacı hem içimi dökmek, hem biraz özür dilemek, hem de belki bir şeyleri değiştirebilirim hevesiydi. Ama tabi ki çoğu şey değişmedi hatta hiçbir şey değişmedi sadece hayalperestlik yaptım. Kendim biraz değişmeye çalışıyorum ve başarabilirsem her şey daha güzel olacak diye düşünüyorum. Bu yönde adımlar atmaya çalışıyorum ama bu gerçekten çok zor bir şey. Zor olan görüşmek falan değil tabi ki. Ben bazı insanlarla eskisi gibi yakın olmak istiyorum. Asıl zor olan şey de bu. Çünkü bu insanların büyük çoğunluğunun hayatında önemli değişimler oldu gerek olumlu gerek olumsuz ve ben bunların hiçbirini bilmiyorum...

Ölüm ve Bencillik

   Ölüm, sadece kalana zordur. Bu yazıda da dilim döndüğünce size bu konudaki düşüncelerimi, gördüklerimi yansıtacağım. Başlık çok iddialı gibi görünse de içeriği pek öyle felsefi değil, duygu ağırlıklı bir yazı olacak ve yazıyı da belki de hayatındaki en eksik, en buruk doğum gününü geçiren anneme ithaf edeceğim.    Bu yaz ağustos ayına kadar bu konuda sadece dizilerden şuradan buradan gözlem yaparak fikir yürütüyordum ama 22 Ağustos tarihinde, 20 yıllık ömrümde ilk defa bir sevdiğimi kaybettim. Dayımı. Kimi insan dayısıyla, amcasıyla, kuzenleriyle ilgisizdir, görüşmez ama kuzenlerim benim abim, ablam, dayım da yarı babam sayılırdı. Çoğu özelliğimi, özellikle bokumla kavga etme huyumu ondan almışımdır. O da beni çok seviyordu eminim. Bütün ömrü bize öğüt vermekle, okuyun, çalışın demekle geçti. Öğretmen olduğundan mıydı neydi sürekli olarak bir şeyler öğütleme peşindeydi. Hele yüksek sesle bağıra bağıra konuşması ve her şeye muhalefet olması… Bunu da ondan alm...

F.R.I.E.N.D.S

   Bu konu aslında beni blog açmaya iten konulardan biriydi çünkü bu konuda içimi dökmeye çok ama çok ihtiyacım var. Paylaşır mıyım bilmiyorum buna yazının ilerleyen kısımlarında karar vereceğim.    Her insanın hayatında eksik olduğu, yakındığı konular vardır. Bu kimi için aile, kimi için para, kimi için ilişki, kimi için iş, kimi için okul vesairedir. Benim ise hayatımda en eksik olduğum konu arkadaşlık konusudur. Eskiden bu arkadaşlarla ara açılma mevzusunda hatayı hep konuşmadığım insanlarda arardım ama bu çok eskidendi. Şu an artık "hata benim herhalde, ben arkadaşlık için yaratılmış biri değilim" deyip yoluma devam etmeye çalışıyorum çünkü bunu çözmenin bir yolunu bulamıyorum. Belki de çözmek istemiyorum, bilemiyorum. Hayatımda hiç "o benim çok eski arkadaşım" cümlesini kuramadım. Arkadaşlıklarım hep bir yerden sonra koptu. Gerek bir olay sonucu gerek hiçbir şey olmayarak, öylece ortada kalarak. Bunları burada anlatırken tabi ki çok kısa özetler halinde ...