Kayıtlar

2019 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

2.El Satış Uygulamaları

Resim
     Konumuz 2.el eşya satışı. Ülkemizde son birkaç yıldır bu tip uygulamalar çoğaldı ve hepsi kendi çapında başarılı şekilde idare edebiliyor. Gönül isterdi ki thrift shop'lar veya ikinci el ürün satan dükkanlar çoğalsın da deneyip alabilelim ikinci el ürünleri ama buna da şükür diyebiliriz. Ben dolabımı minimalleştirmeye çalıştığımdan beri ikinci el satış uygulamalarının üçünü hem alış, hem satış için kullanıyorum. Böylelikle hem istediğim ve sevdiğim markaları daha ucuza alabiliyor hem de iyice vahşileşen tekstil sektöründen uzak durmaya çalışıyorum. (Tabi ki tam olarak olmuyor)                                    Bu arada bence hem fiyat uygunluğu hem de bi nebze olsun çevreyi önemsediğinden (çünkü bir İsveç markası ve İsveç karbon salınımını 2050’ye kadar bitirmeye çalışan bir ülke) H&M grup marka ürünlerini çok seviyorum. İsveç malı gördüm mü dayanamıyorum....

Minimalizm 101

Resim
    Öncelikle belirtmeliyim ki bu yazıda minimalizm hakkında didaktik şeyler veya kimsenin bilmediği sırlar olmayacak. Naçizane tecrübelerimi paylaşacağım, yani amaç sadece ama sadece paylaşmak olacak. Neden derseniz, kendimi o kadar yetkin görmüyorum ve zaten halihazırda çokça kaynak varken ben kalabalık yapmak istemem. Bir de eklemek istiyorum ki, okumak istemeyenler için yakında yazdıklarıma benzer içerikte bir video koyacağım. Edit aşamasında :)     Baktığımızda ben bu akıma kendimi 2015 sonlarında kaptırmaya başlamış, 2016'da da ilk adımlarımı atmışım. Nasıl başladım biraz ondan bahsedelim. Minimalizme adımımı kapsül gardırop konseptini öğrenmemle attım. Bu neydi? Çok basit anlatımıyla dolabımızda çok az eşya barındırmak denilebilir ama araştırıldığında elbette ki çok daha fazlası. Dolabınızı belirli renkler etrafında döndürebilir veya sayı konseptlerine uyarak (33 en yaygını) tüm gardırobunuzdaki tüm eşyaları belirli bir sayıda tutarak yapılabilir. Ben ikisi...

Öz Eleştiri

Resim
      Son birkaç gündür, her boş bulduğum saniyede kendimi sorguluyorum. Buna en büyük sebep "Girls" dizisindeki arkadaş kavgası ve sevgili kavgası sahneleriydi. Bu arada özellikle 20li yaşlardaki genç kadınlara diziyi öneriyorum. Kısaca özetlemek gerekirse arkadaşı, başroldeki kızı bencillikle ve kötü arkadaş olmakla suçladı. Sevgilisi de yine aynı kızı sürekli kendini küçük görmekle, kendinden şikayet etmekle ama aslında öyle olmamakla suçladı. Bunları duyunca da benim kafamda çanlar çalmaya başladı.        Ben de çoğu zaman bu tip veya kendimle ilgili çeşitli eleştirilere gerek ailem, gerek yakın çevremde konu oluyorum. Örneğin kendimi bildim bileli gevezeliğimle ve her şeye muhalefet olmamla eleştiriliyorum. Yaşım büyüdükçe her şeye muhalefetliğim güçlendi. İstanbul'a geldiğimden beri de buna; her şeyi eleştirdiğim, her şeyden mutsuz olduğum ve çok negatif bir insan olduğum yönünde eleştiriler eklendi. Eğri oturup doğru konuşmak gerek bunların...

Dertleşmek

Resim
       Dertleşmek, doğası itibarıyla işteş bir fiil. Yani bu ne demek? Birden fazla kişinin ortaklaşa yaptığı bir eylem. Öpüşmek, dövüşmek, bakışmak gibi... Zaten bakıldığında tek başına yapılacak bir şey değil gibi görünüyor ama artık öyle değil.         Küçükken sanki daha çok konuşur ve herkese her şeyimizi anlatırdık değil mi? Bu kadar kaygımız ve kaybedeceğimizi düşündüğümüz şeylerimiz yoktu. Değer yargıları umrumuzda değildi çünkü farkında değildik, herkesin sır tutabildiğini zannederdik vs vs bunun bir sürü sebebi olabilir. Yaş ilerledikçe insanlar ketumlaştı. Şimdi sadece birkaç çenesi düşük insan dertlerinden bahsediyor ve karşıdaki de otomatik pilotta kafa sallayıp birkaç ezbere cümle söylüyor. Bunun istisnasını az görür oldum ve bu gerçekten can sıkıcı. İnsanlar iletişim mi kurmak istemiyor yoksa kendini mi açmak istemiyor bunu anlamak zor. Bakıldığında bu gerçekten “dertleşmek” mi oluyor? Bence hayır. Sadece bir taraf derdini anlat...

Hayal Etmek mi Şükretmek mi?

Resim
      Küçüklüğümüzden beri zengin, fakir demeden hiçbir sınıfsal, dinsel ayrım yapmadan hepimize öğretilen şey herhalde şükretmektir. Kendinden aşağıdakileri düşün, haline şükret, buna sahip olamayanlar da var, onu bulamayanlar da var... Herkes duymuştur bunları. Gerçi bu kendinden aşağıdakileri düşünüp mutlu olma olayının çarpıklığını da ayrı incelemek lazım ya, neyse.       Elbette insan elinindekinin kıymetini bilmeye programlanarak büyütülmeye çalışılsa da, o ego aaah hele id... Bastırılmış içgüdülerimiz buna izin vermiyor. İnsan, doyumsuz bir varlık. Her zaman öyleydi ve her zaman da öyle olacak. Şükretmeyi istediğimiz kadar kendimize telkin edelim, meditasyonlar yapalım hatta hipnoz ettirelim kendimizi; o işler öyle olmayacak. Her şeyden önce durup düşündüğümüzde, medeniyet dediğimiz şey hep insanın daha fazlasını istemesi sayesinde ortaya çıktı. Vahşi kapitalizmi bir yana bırakırsak, bugün kullandığımız ve hayatımızı kolaylaştıran hiçbir icat, i...