Doymadım Doyamadım
Şimdi bu yazacaklarımı Twitter’a yazsam çok
uzun sürüp ana sayfayı rehin alacağım, buraya da belki kısa gelecek ama buradan
yazmam daha mantıklı olacak. Bu konuda ne kadar yazarsam yazayım içim soğumuyor
bir türlü. Yine bir şeyler söylemek, yine içimi dökmek ihtiyacı duyuyorum ve
kafa şişirmeye buradan devam ediyorum.
Arkadaşlarımla ilgili yazdığım yazının amacı
hem içimi dökmek, hem biraz özür dilemek, hem de belki bir şeyleri
değiştirebilirim hevesiydi. Ama tabi ki çoğu şey değişmedi hatta hiçbir şey
değişmedi sadece hayalperestlik yaptım. Kendim biraz değişmeye çalışıyorum ve başarabilirsem her şey daha güzel olacak diye düşünüyorum. Bu yönde adımlar
atmaya çalışıyorum ama bu gerçekten çok zor bir şey. Zor
olan görüşmek falan değil tabi ki. Ben bazı insanlarla eskisi gibi yakın olmak
istiyorum. Asıl zor olan şey de bu. Çünkü bu insanların büyük çoğunluğunun
hayatında önemli değişimler oldu gerek olumlu gerek olumsuz ve ben bunların
hiçbirini bilmiyorum, onların yanında olamadım. Hayatlarına girdiğim an yeni tanışılan bir yabancıdan pek
farkım olmayacak. Tabii girebilirsem… Bütün bu değişimleri dinlediğimde kendimi
çok dış kapının mandalı gibi hissedeceğime eminim ve bu beni çok üzecek. Ve
uzakken, bir anda nasıl yakın olunur bir anda nasıl can ciğer kuzu sarması
olunur bilmiyorum. Gerçekten. Ben insanlarla ilişkilerimde mesafeliyimdir,
hiçbir zaman canım cicim aşkım bebeğim diyen insanlardan olamadım. Dexter gibiyim tövbe
estağfurullah. Bu yüzden gerçekten nasıl çok çok çok yakın olunur bu benim uzak
kaldığım bir konu.
Geçende TLC kanalında
kızların gelinlik denediği baştan aşağı gelin edildikleri bir program
izliyordum. Programı zorla Whatsapp’ın diğer ucundaki erkek arkadaşıma açtırdım
ve “ayyy çok güzel”, “ayy kıza baksana ne güzel oldu” vs gibi bütün cümleleri
ona kurdum. O da buna karşılık olarak “Mesela senin bunları bana değil yakın
bir kız arkadaşına yazman gerekiyor” dedi. Kardeşim neeeyyyyaaapppaayyım!? Yok!
O kadar alışmışım ki o kadar sevgilime sarmışım ki etrafımda kimse olmadıkça,
bütün her şeyimi onunla paylaşıyorum. Başkalarına karşı nasıl davranmam
gerektiğini unuttum resmen. Hem ne yapacağım ki çok yakın arkadaşlar bütün gün
birbirleriyle Whatsapp’tan konuşuyor mu? Mesela böyle şeyler hakkında hiçbir
fikrim yok. Nasıl alışacağım bunlara bilmiyorum tam bir yabani hayvanım. Hal
böyle olunca sürekli sevgilimle zaman geçiriyor ve onun da hayatını
kısıtlıyorum. Onunla buluşmadığım zamanlar da evde oturup sıkılma nöbetleri
geçirip sinir küpüne dönüşüyorum. Evi falan temizleyip duruyorum. Hem ilişkimin sağlığı, hem kendi ruh sağlığım
için arkadaşlıklarımı geri kazanmam, onlarla zaman geçirmem, kendime özel zaman
ayırmam gerekiyor.
Kısacası çabalıyorum ama pek başarılı
olamıyorum. Sonuçta bu dostlukları, kankilikleri ben istiyorum, gerçekten çok
yakın olmak istediğim insanlar, dâhil olmak istediğim hayatlar var ama onların
da istemesi gerekiyor. Ben adım atmayı başarabilsem belki bir şeyler olacak da.
İşte…
Konuyu bilmeyenler için diğer yazıyı da iliştireyim şuraya : http://neayipsey.blogspot.com/2016/01/friends.html
Merhaba... Senin yaşadığın durumların benzerlerini bende yaşadım ve yaşıyorum. Tesadüfen instagram sayfan gözüme takıldı bi bakayım derken bloguna da bakmak istedim. Şu an bunları neden yazdığımı bilemiyorum açıkcası. Sanırım 'yalnız değilsin' demek için yazıyorum. Bende senin gibi çok fazla arkdaşlarımın üzerine düşmedim. Eğer çok fazla üzerlerine düşersem onlar bana aynı karşılığı vermezlerse kırılırım diye korktum. Mesafeli kalsam bile yine kırıldım. Çünkü benim minik bir köpek yavrusundan farkım yoktur. Azıcık ilgi gösteridiğinde devamı gelmezse üzülürüm. İçime atar içimde yaşarım her şeyi. Bugün bu konudan biraz dolu olduğum için bayağı uzun yazdım kusura bakma... Yazmaya devam et lütfen. 'İçine atma habire anlat biraz'. :)
YanıtlaSilÖncelikle okuduğun için teşekkür ederim bu beni çok mutlu etti :) Aynı durumu yaşamana ise tabi ki üzüldüm ama dediğin gibi üzerine düşmemek en en iyisi. Kafan rahat, sen rahat olduktan sonra gerisi hiç ama hiç önemli değil :)
Sil